Diyabetle ilgili en önemli 15 soru
02 Ekim 2018



1. Diyabet nedir? Ne değildir?

Diyabet kısaca, vücudun kan şekerini uygun şekilde kullanamaması ve depolayamaması olarak tanımlanabilir. Vücudumuza gerekli enerjiyi sağlayan glikoz, şeker, ihtiyaçtan fazla alındığında, gerektiğinde kullanılmak üzere karaciğer ve yağ hücrelerinde depolanır. Şekerin vücutta enerji olarak kullanılması ve depolanması için, şekerin kanda yükselmesini önleyen bir hormon olan ensüline gereksinim vardır ve ensülin pankreasın hücrelerinde yapılır ve salgılanır. Gıda alımının ardından, kan şekeri yükselince pankreastaki ensülin yapan hücreler uyarılır ve kana ensülin verilir. İnsülin kan şekerinin hücre içine girmesini sağlayarak kan şekeri normal düzeyde tutulur. Hücrelere giren şeker burada yakılır ve enerji olarak kullanılır. İnsülin eksikliğinde veya etkisizliğinde şeker hastalığı "diyabet" ortaya çıkar. Kanda şeker miktarı artar ve böbreklerden idrarla dışarı atılır.

2. Diyabet tipleri?

İki tipi vardır;

a- İnsüline bağımlı diyabet (Tip 1): Pankreastan ensülin yapımı çok azalmış veya durmuştur. Kanda ensülin yoktur. Kan şekeri düzeyini dengelemek için dışarıdan ensülin vermek zorunluluğu olur.

b- İnsüline bağımlı olmayan diyabet (Tip 2): Pankreasta ileri yaşlara kadar normale yakın, hatta bazen daha da fazla düzeyde ensülin yapımı olur. Fakat ensülin yeterli etkiyi sağlayamaz. Kilo fazlalığı ve yanlış beslenme ensülinin istenen etkiyi göstermesini engeller, kan şekeri yükselir.

3. "Gizli şeker" nedir?

Kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına karşın, diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse, bu durumda kişi pre-diabetik (gizli şeker hastası) olarak tanımlanabilir. Diyabet Önleme Programına katılan pre-diyabetiklerin % 11´inde diyabet gelişmiştir. Pre - diyabetik olan kişilerin çoğunda 10 yıl içinde Tip 2 diyabet geliştiği çalışmalarla tespit edilmiştir. Yani Pre-diyabet Tip 2 diyabete adaylık durumu olarak adlandırılabilir.

4. Diyabet belirtileri?

Diyabetli kişilerde sıklıkla aşağıdaki belirtiler görülür;

 

  • Halsizlik
  • Aşırı iştah
  • Aşırı susama ve su içme
  • Sık idrara çıkma
  • Kilo kaybı
  • Bulanık görme
  • Cilt enfeksiyonları
  • İyileşmeyen yaralar

     

5. Diyabet nasıl tespit edilir?

12, 13 saatlik açlık kan şekerine bakılır. Aşağıdaki kriterlerden birisi varsa, kişi diyabetli olabilir. Hemen doktora başvurulmalıdır.

 

  • Açlık kan şekeri 126 mg/dl´den yüksek
  • Diyabet belirtileri varsa ve rastgele ölçülen kan şekeri düzeyi 200mg/dl´ den yüksek
  • Şeker yükleme testi sırasında kan şekeri düzeyi 200mg / dl veya üzerinde

     

Doktor önerisi ile yapılması gereken ve “Şeker Yükleme Testi” olarak bilinen Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT), diyabet tanısında önemlidir.

Diyabet takibinde kullanılan diğer laboratuar testleri:

HbA1c: 1-3 ay boyunca ortalama kan şekeri düzeylerini yansıtan bir test parametresidir.

Fruktozamin; 2 hafta boyunca ortalama kan şekeri düzeylerini yansıtır.

C – Peptid; İnsülin tedavisi gören diyabetik hastalarda vücut ensülin deposunun göstergesidir.

6. Diyabete bağlı şikâyetler nelerdir?

Diyabet hastaları beslenme, ilaç tedavisi ve egzersiz açısından özenli davranmalıdırlar. Aksi durumlarda uzun vadede bazı tıbbi sorunlar ile karşılaşabilirler.

 

  • Körlük
  • Damar bozuklukları
  • Kalp krizi
  • Böbrek yetmezliği
  • İnme

Diyabetli hastaların, sağlıklı kişilere göre grip ve zatürreye bağlı komplikasyonlardan ölüm oranı daha fazladır. Grip aşısı diyabetli hastalar için koruyucu olur.

7. Kimler risk altında?

Diyabet herkeste olabilir. Yaş artışıyla beraber diyabet gelişme riski artar. 40 yaşın üzerinde ve şişman kişiler diyabete daha yatkın olurlar. Yakın akrabalarında diyabet olanlar risk altındadırlar. Gebelikte diyabet gelişen kadınlarda ileriki yıllarda Tip 2 diyabete yakalanma sıklığı fazladır.

Eğer bir kişide Tip 2 diyabet varsa ailenin diğer üyeleri de risk altındadır. 
Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 30 ve üzerinde olanların diyabete yakalanma riski normal kişilere göre 5 kat fazladır.

Tip 2 diyabet için risk faktörleri şunlardır:

 

  • Aşırı kilo
  • Hareketsiz yaşam tarzı
  • Ailede diyabet olması

     

8. Diyabet ilaçlarının kullanımı ve dikkat edilecek hususlar (özellikle ensülin)

Hastanın yemek yiyemeyecek bir durumu varsa, (bulantı, kusma gibi) ensülin uygulamadan önce doktora danışılması gerekir. Günde iki kez yapılan ensülinlerde iki enjeksiyonun arasında 10 – 12 saat olmalıdır. Hipoglisemi riski açısından hastaların yanlarında meyve suyu bulundurmaları iyi olur. Ensülin dozlarını hasta kendisi değiştirmemeli, her gün aynı saatte uygulanmasına dikkat edilmelidir. İnsülin yaptıktan sonra ara ve ana öğünler atlanmamalıdır.

9. Diyabetin göz, ayak ve iç organlara etkisi nedir?

Gözler: Uzun dönemde göz damarlarında kanamalar ve görme kaybı oluşabilir. Diyabet hastasında yılda bir kez göz muayenesi yapılmalıdır.
Böbrekler: Böbreklerin normal çalışmasını bozularak önce idrarda protein kaçağına daha sonra böbrek yetmezliğine neden olabilir.

Diş / diş eti sağlığı: Yüksek kan şekeri diş ve diş etlerinde kolayca enfeksiyon gelişmesine neden olur ve bu enfeksiyonlar kan şekerinde daha da fazla artışa yol açabilir.

10. Diyabet cinsel yaşamı etkiler mi?

Diyabet, cinsel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Diyabet kadınlarda vajinal kuruluk, cinsel isteksizlik ve enfeksiyonlara, erkeklerde cinsel güçsüzlüğe yol açabilir.

11. Stresin diyabet hastalarına etkisi var mıdır?

Diyabet, kişinin sürekli bedenine dikkatini ve disiplinli olmayı gerektirir. Hastalığın seyri, diyet, egzersiz, kilo verme, günlük kan şekeri ölçümü, düzenli ilaç kullanımı ya da düzenli ensülin iğnesi yapmak gibi hastanın sorumluluk almasını gerektiren kişisel bakımlar uygulandığı sürece hastalık çoğunlukla iyi huyludur. Ancak, bunlar aynı zamanda hayatın kısıtlanması demektir ve bu durum ömür boyu sürecektir. Bu nedenle kişi hastalık teşhisini öğrendiği andan itibaren bir uyum sürecine girmek durumundadır. İşte bu uyum süreci kişilerde zamanla stres oluşumunu tetikleyebilir.

12. Diyabetin ortaya çıkmasının engellenmesi veya kalıcı olarak tedavisi edilmesi mümkün mü?

Tamamen iyileştirici bir tedavisi yoktur. Diyabet, ömür boyu tedavi gerektirir. Uygun ve doğru ilaç kullanımı, bilinçli bir beslenme ve egzersiz planı ile yaşam kalitesi çok olumsuz etkilenmez.

13. Diyabet hastaları için uyarılar ve öneriler..

Diyabetlilerde, hastalığın ilerleyen safhalarında vücut sinirleri fonksiyonlarını kaybeder. Diyabetli hastanın iyi tedavi görmediğinde oluşan sinir fonksiyonları kaybı, vücudun sıcağı, soğuğu ve ağrıyı hissetmesini engeller. Yaşam boyu tedavi gerektiren bir metabolizma hastalığı olan diyabette bilinçli bakım ve eğitimle yaşanan sorunlar önemli ölçüde önlenebilir. Hasta sıcağa, soğuğa ve ağrıya karşı duyarsızlaştığını bilmelidir. Özellikle banyo yaparken suyun sıcaklığı mutlaka derece ile kontrol edilmeli ya da aile fertlerinden birinden yardım istenmelidir özen gösterilmelidir, aynı ayakkabı her gün giyilmemelidir. Çünkü bu durum ayakkabıda terlemeye, mantar ve deride bozulmalara neden olur. Farklı ayakkabılar giyildiğinde, mantar oluşumu önlenir ve ayak sağlığı korunur.

14. Diyabet hastası çocuklar ve gençlerin diğer diyabet hastalarına göre avantaj ve dezavantajları nelerdir?

Diyabet kronik bir sağlık sorunudur. Çocuğun yaşamını sürdürebilmesi için, ömür boyu günlük ensülin enjeksiyonu, kan şekeri ölçümü gibi işlemler yapılması gerekir. Beslenme düzenli olmalı, egzersiz ve spor programlı biçimde yürütülmelidir. Enerjinin en yüksek seviyede olduğu, oyunun, merakın her şeyden daha ön planda olduğu bu çağlarda çocuğun veya gencin yemesini kontrol altına almak, bu tür programlı ve sürekli uygulamalara sürekli dikkat etmesini sağlamak daha güçtür. Sürekli bir eğitim gerekmektedir.

15. Diyabet ile ilgili hasta istatistikleri (Türkiye ve dünya) ve bu istatistiklerin diğer bazı hastalıklarla (kanser, kalp damar hastalıkları vb) karşılaştırılması..

Diyabet, ülkemizde ve dünyada çok yaygın görülmektedir. 1995 yılında dünya diyabetli nüfusu 30 milyon iken, 2000 yılında bu sayı 177 milyon olmuştur. 2025 yılında ise dünyada 300 milyon diyabet hastası olacağı tahmin edilmektedir.


*Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için doktorunuza başvurmalısınız.